Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Yaban Hayvanları Birimi’nde rehabilitasyon ve tedavi gören yaban hayvanları, veteriner hekimler ve gönüllü öğrenciler sayesinde serinliyor.
Günün en sıcak saatinde kafeslere giren personel, aralarında kartal, kızıl şahin, küçük akbaba ve doğan gibi türlerin bulunduğu 20 yırtıcı kuşa serinlemeleri için su tutuyor. Bu sırada kafeslerinin üzerine çıkan kuşlar, kanatlarını açarak soğuk suyun keyfini çıkarıyor.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Oytun Okan Şenel, her hayvan türünün sıcaklarla kendine has mücadele etme yöntemi olduğunu söyledi.
Özellikle evcil hayvanların, sahiplerinin onlara tahsis ettiği alanlarda kaldıklarında, sıcaklarla mücadele etme konusunda dengeyi sağlama becerisi gösteremediğini anlatan Şenel, “Bir bahçede bağlı duran bir köpek veya sadece bir odada yaşamak zorunda kalan kedi, sınırlandırılmış alanlarda onlara sunulan olanaklarla her zaman vücutlarını serinletecek ortam bulamadıkları için bu noktada insanların desteğine ihtiyaç duyuyor” diye konuştu.
“İÇMEK İÇİN DAHA SERİN SUYA GEREKSİNİM DUYUYORLAR”
İnsanlar gibi hayvanların da sıcaklarda sığınabilecekleri daha serin ortamlara ihtiyaç duyduğunu, bu imkanı insanların sağlaması gerektiğine işaret eden Şenel, şöyle devam etti:
“Çok basitçe düşünülmüş gölgelik alanlar, serin ortamlar ve suya kolay erişebilecekleri yerler sağlanmalı. Bu konuda ülkemizde gerçekten güzel bir farkındalık var. Her yazın başında ‘onlar için de bir kap su etrafa koyalım’ diye birbirimizi de teşvik ediyoruz ama bu kadar yüksek sıcaklarda her zaman sadece bir kap su yeterli olamayabiliyor. İçmek için daha serin suya gereksinim duyuyorlar. Vücutlarının farklı yerlerinde serinlemek adına, özellikle patilerini, vücutlarını temas ettirmek için su birikintilerine gereksinim duyabiliyorlar. Tasmasıyla gezdirilen hayvanlar bizim gibi ayakkabıyla sokağa çıkmıyor. Dolayısıyla özellikle asfalt, beton gibi ortamların onların patileri için yakıcı, zarar verici olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunu her zaman belli edemeyebiliyorlar. Onları takip etmek gerekiyor. Ayaklarında dikkat çekecek şekilde sorunlar var mı bunları gözlemlemek lazım. Yanık yaraları olabilir, renk değişikliği olabilir, sürekli ayaklarını yalayarak kendilerini rahatlatmaya çalışabilirler. Onları biraz daha yakından gözlem altında tutmamız gerekiyor.”
“YEŞİL BİTKİ ÖRTÜSÜNÜ GÜÇLÜ TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Şenel, yaban hayvanlarının da aslında kendi doğalarında, belli coğrafi ortamlarda her zaman her sıcaklık düzeyinde suya erişimlerinin mümkün olmadığını belirterek, bunun için Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğünün yapay gölet ve havuzlar oluşturduğunu aktardı.
Fakülte olarak, Yaban Hayvanları Birimi’nde rehabilitasyon ve tedavi gören hayvanların aşarı sıcaklardan etkilenmemesi için çeşitli desteklerde bulunduklarını aktaran Şenel, şöyle konuştu:
“Özellikle yırtıcı kuşlarımız, sıcaklıklardan çok etkileniyor, çok bunalıyorlar. Olabildiğince gölgeliklerini artırmaya çalışıyoruz. Zaten yaban birimimizde yeşil bitki örtüsünü çevresel olarak hep güçlü tutmaya çalışıyoruz. Bu dönemin özelinde günlük duş sayılarını da artırdık. Günde iki kere ekip arkadaşlarımız, gönüllü öğrencilerimiz onlara duş aldırıyor. Onlar da çok büyük bir keyifle kanatlarını açıp bu soğuk suyla serinleme fırsatını mutlulukla karşılıyorlar. Genellikle öğleden önce ve sonra olacak şekilde özellikle sıcağın çok yüksek olduğu zamanlarda mümkün olduğunca onlara bu desteği sağlamaya çalışıyoruz. Şu anda dış kafeslerimizde bulunan 20 hayvan günlük olarak bu duşlardan yararlanıyor.” (AA)