Fener Rum Patrikhanesi Trump’a sarıldı: Hedef dini bir İncilik Üssü kurmak

Fener Rum Patriği Bartholomeos’un geçen hafta ABD’ye yaptığı ziyarette Türkiye’deki azınlıkların baskılara uğradığını söyleyerek Türkiye’yi şikayet etmesi, pek çok yayın organında haklı olarak, tepkiyle karşılandı (bazılarıysa, bunu hala, görmezden geliyor). İşin ilginci, Fener patriğinin, Trump’a Türkiye’yi şikayet ettiğini basından gizleme gereği de duymamış olmasıydı. Artık her şey açıkça cereyan ediyor.

Son birkaç yıldır, Fener Patrikhanesi’nin ekümeniklik iddiaları iyice gündeme gelmeye başladı. Bunun bir örneği, geçen yıl İsviçre’de Ukrayna hakkında düzenlenen ve devlet ve hükümet başkanları ile dışişleri bakanlarının katıldığı, yani, katılımın sadece devlet düzeyinde olduğu bir konferansa Fener patriğinin katılması ve sadece devlet yetkililerinin imzasına açık olan sonuç bildirisine imza koyması, üstelik de burada “ekümenik patrik” unvanını kullanması olmuştu. Dolayısıyla Fener patriği, sanki, Vatikan gibi ayrı bir devletmiş gibi hareket etmişti. Türkiye’nin o zamanki tepkisi sonucunda, onun imzası, bildiriden çıkartılmıştı.

Önceden de yazdığımız üzere, “ekümenik” kelimesi, “evrensel” anlamına gelir ve Hristiyanlık’ta birkaç anlamı vardır. “Fener Patrikhanesi’inn ekümenikliği” dendiği zamansa, bundan anlaşılan, Fener Patrikhanesi’nin sadece Türkiye’deki Ortodoksların değil, dünyadaki bütün Ortodoksların mutlak lideri olduğu iddiasıdır. Oysa ki, Türkiye Lozan’da, Fener Patrikhanesi’nin sadece Türkiye’deki Rum nüfusun dini kurumu olacağını, bunun dışında hiçbir yetkisinin olmayacağını kabul ettirmişti.

Yine önceden yazdığım ve konuyu takip edenlerin de bildiği üzere, diğer Ortodoks kiliseleri, Fener Patriği’ni sadece “onursal lider” olarak tanıyor. Yani, ona hürmet etseler de, Fener’in kendi iç işlerine karışmasını kesinlikle istemiyor (Fener ise, “biz sizin ana kiliseniziz. Anneler, yavrularıyla ilgileniyor”, diyor. Evet, kullandıkları ifade, aynen böyle). Yani, Fener Patriği’nin, mesela Papa’nın Katolik dünyasında sahip olduğu türden bir yetkisi, yok. Hatta, en son olarak 15 Eylül’de Kudüs Patriği Theofilos, Türkiye’ye gelip Erdoğan’la görüştü, fakat Fener Patrikhanesi’ni ziyaret bile etmedi (böyle olunca da, kendisini mutlak lider olarak gören Fener’in tepkisini çekti).

DİNİ BİR İNCİRLİK ÜSSÜ KURULMASI HEDEFLENİYOR

Fener’e Ortodoks dünyasında olmayan böyle bir yetkiyi vermek isteyenler, özellikle ABD ve İngiltere. Zira, 1940’ların ortalarında Soğuk Savaş’ın başlamasından bu yana Doğu Avrupa ve Balkanlar’da Rusya’yla nüfuz mücadelesi içinde bulunan ABD, Doğu Avrupa’da yaşayan halkları etkilemek için, Fener Patrikhanesi’ni kullanmaya çalışıyor. Bu nedenle de, zaman zaman Türkiye’ye, Fener’i ekümenik olarak tanıması ve Fener Patriği’nin Türk vatandaşı olma şartını kaldırmasını talep ediyor. Böylelikle, Fener’in başına Amerikan vatandaşlarının da getirilebilmesi ve İstanbul’un göbeğindeki Fener semtinde, yabancı ülke vatandaşı rahiplerin olduğu ve Türkiye’nin denetleyemediği, fakat Türkiye’nin çevresindeki ülkelerdeki siyasi meselelere de müdahale eden bir yapının kurulması öngörülüyor. Yani, dini bir İncirlik üssü kurulması hedefleniyor. Bunun Türkiye’deki gayrımüslim vatandaşların haklarıyla hiçbir ilgisinin olmadığı, doğrudan doğruya siyasi bir konu olduğu, açık değil mi?

HATALI YAKLAŞIMIN CİDDİ ÖRNEĞİ

Türkiye’de çeşitli devlet kurumları, Fener’in bu tavrını görmezden gelmeyi tercih ediyordu. Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı’nın soru önergesine Dışişleri Bakanlığından verilen yanıtta da Türkiye’nin ekümenik unvanını tanımadığının, fakat ekümenikliğin tamamen dini bir unvan ve Ortodokslar içi bir mesele olduğunun ifade edilmesi, bu son derece hatalı yaklaşımın ciddi bir örneği.

“TRUMP’A VERİLECEK OY, EKÜMENİKLİĞE BİR DARBEDİR” DİYORLARDI

Fener Patriği’nin bu ABD ziyareti, her şeyden önce, Trump yönetimiyle köprüleri yeniden onarma amacını taşıyor. Fener patriği, Joe Biden’ın başkan olmasını ilk tebrik edenlerden biriydi. Trump’tan farklı olarak Biden’ın küreselci politika uygulaması ve Rusya’yla çatışmayı öncelik olarak görmesi, Fener’in politikalarına uygun düşüyordu. ABD’de geçen yılki başkanlık seçimlerinden kısa süre önce de, Fener’in ABD’deki bazı temsilcileri, gazetelere yazdıkları makalelerde açıkça, “Trump’a verilecek oy, ekümenikliğe bir darbedir” diyorlardı. E tabii, bunun ardından Trump’ın seçimi kazanıvermesi ve bir önceki dönemden farklı olarak bu sefer ekibinde Rusya karşıtı kimsenin olmaması, Fener’i zor durumda bıraktı. Trump’la ilişkileri onarma görevini ilk olarak, ABD Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros üstlendi. Bu başrahip, Trump’la mart ayındaki görüşmesinde onu, Roma İmparatoru Büyük Konstantin’e benzeterek, yağlama seansını başlattı.

LOZAN’A KAFA TUTMA İMKANI

Önceden de Ukrayna’da devam eden savaşın, Türkiye açısından olumsuz sonuçlar getirebileceğini yazıyordum. Bir taraftan, Ukrayna, Türkiye’nin önemli bir stratejik ortağı ve Ukrayna’nın bağımsızlık ve toprak bütünlüğü, Türkiye’nin de çıkarına ve Türkiye’nin de bunu desteklemeye devam etmesi gerekiyor. Fakat, meselenin bir başka boyutu da var: Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından sonra, Ukrayna’da doğal olarak, Rusya’yla bağlantılı her şey, sakıncalı olarak görülmeye başladı. Buna, Rus Ortodoks Kilisesi’nin Ukrayna kolu da dahildi. Ancak, Rus kilisesinin tasfiyesinden doğacak boşluğu, Fener Patrikhanesi doldurma eğiliminde. Fener, Ukrayna’da 2018 yılında, doğrudan kendisine bağlı bir kilise teşkilatı kurdu. Savaşın devam etmesiyle birlikte, giderek daha fazla cemaat, doğrudan Fener’e bağlanıyor. Fener de bunlardan aldığı destekle, Türkiye Cumhuriyeti’ne, “Ben sadece Türkiye’deki Ortodoks nüfusun değil, dünyadaki milyonlarca Ortodoks’un doğrudan lideriyim” diyerek, Lozan’a açıktan kafa tutma imkanına kavuşacak.

Dolayısıyla, Fener patriğinin Trump’a Türkiye’yi açıkça kötülemesi ve bunu basına açık şekilde yapması, dışarıda desteğe kavuşmaya başladığını düşünmesinden, bunun verdiği özgüvenden kaynaklanıyor. Bazıları, Fener’in çabalarının sadece dini çabalar olduğunu iddia etmeye daha ne kadar devam edecek?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir